11 Şubat 2009 Çarşamba

piçozsal


*küççük kadınları izliyordu birtakım aile üyeleri, katılmakta sakınca görmedim, neydi o çocuğun adı ya, ilk kez gördüm, ne biçim bişey ama.. offf.. yerim, çiğ ya da pişmiş, fark eylemez.

*fransızın önünde fotoğraf çekilmek çekti canım, arkadaşa emanet etmek yoluyla cağnım kulumupiksimi, dedim işte bak mekan budur, ağaç bu ağaç, ışık bu ışık, fon da şudur. çek dedim. misin ekli, merak etme. hatta lütfen çeşnili. neyse. o koordinatta bulunan bir insan var idi, rica ettim 2 metre doğu yönüne ilerledi, gülümsedi. istiklal formundaydı, insanlar da. bir iki üç derken, kadraja manasız yüzler girdi falan filan, gülen, mal mal bakan, hüzünlenen.. söz konusu yer değişimci kişi kanat açtı bizzzzat benim için kalabalığa, set çekti, engelledi, izmirdeydim sanki. plakasına bakamadım ama şüphesiz 35ti..

*bir insanın süregelmiş sağlıklı olma durumu eksept, kaybettiğinde beraberinde birtakım başka şeyler de yitireceği, en değerli şey heyecan(ı)dır. biline. bilen bilmeyene ki minimum kayıp, ama ne demişler işte, bir musibete bin nasihat.. ya ya..

*..çocuktum ufacıktım, top oynadım acıktım, yerde buldum bir erik, kaptı bir alageyik, geyik kaçtı ormana, bindim bir ak doğana, doğan yolu şaşırdı, kaf dağından aşırdı..*

*slumdog millionaire i izle. ağlarsan utanma. gülersen çekinme.

*elma yalancı çıktı, şaşırmadık. zorunluluktan değil, ben de seni seviyorum demişti. neyse sabır, yolun sonu ne ki, maksimum çatlamak, nasılsa öyle de böyle de. bahanem olur,ya istedim mi bahaneye bile ihtiyaç duymuyorum ya GERÇİİ. pf.

*ver iz vintır, :şaşırçokendişelen: yaza n'apıcaz ki.
*dün gece hiç tanımadığım bir erkeğe sırf suatsunaya benziyor diye usulca sokulup suatsunaya benziyosunuz dedim.

*saykolikırın saykokilır kısmına hellokiti koyunca bomba oluyor. hellokitikesköse*.

*yıllar sonra kütüphaneye bakındım yine, vay mı desem vah mı, bir harf nelere bedel. ya of kime ne.

*sıklıkla ev değiştirmece, mütemadiyen uyuma kasmaca bukalemun sıtayl ki genlerime işlenmemiş dantel dantel, yazık ki, her gün 57643 km koşmak gibin. beynim resmen et kesti.

*"at the end of his life, a man was walking at the beach with god. he noticed there were two sets of footprints along his life, but at every hard time, the times he suffered the most, there was only one set of footprints. so he asked to god: "father, why is it that when i suffered the most, you left me alone?" and the lord replied: "my son, my lovely child, during your times of trial and pain, when there was only one set of prints in the sand, it was then that i carried you."
sen'e:
iyi ki varsın, içimde hep aynı koordinatlarda kal. piliz. ve asla türkçe öğreneme/anlayama ki ben söylemek istediklerimi seni şımartmadan doya doya söyleyebileyim :çokiçtengülümsemece: ay lav yu so maç meğn! bunu bil yeter.


nad elon. belki? ha. izin verilen ölçüde.

Hiç yorum yok: