11 Şubat 2009 Çarşamba

i dont care anything but nothing-includin' you.


bir varmış bir yokmuş. yoktan var olunmuyormuş.
yani. istisnalar her daim, her yerde, onlara kulak asılmıyormuş.

güneşe kanıp ince bir montla çıktım sokağa. otobüste, pencere kenarına oturmak için binbir çeşit sevimlilik yapmama gerek kalmadı. koluna dokundum, ne kadar sıcak. üşürsem sana sarılırım, olur mu? olur tabi, sana sarılmayacağım da kime sarılacak mışım. otobüste yasakmış telefonla konuşmak, peki telefonla oynaşmak? hadi ver elini, düşer gibi yapmıyorum bak açık açık söylüyorum, elini ver bana. belki lütfen bile. hayır lütfeni yok geri aldım bak neftül oğlum! istiyorsan elma de istemiyorsan elma, zaten yaptığın bu değil miydi ki? biraz daha ısrar et, hadi sor bak bir kez daha ne duyacaksın dudaklarımdan. feel ya da hear. sen seç. seçimi yine sana bırakıyorum, benim kararsızlığımda boğulmayalım birlikte. birlikte çok şey yapalım, tamam ama bu hariç elbet. o süslü kelimelerini legolalarıyla takas edecekmiş manavın çırağı. hadi al onları. hadi inat etme. hadi şimdi bana gökdelenler yap uzun ve üzücü cümleler yerine.
sola bak sonra sağa sonra dur yeniden sola akabinde sağa bak uzun uzun, bu dönemi de geçtik. aferin.

Hiç yorum yok: