7 Ağustos 2008 Perşembe

"yaşamaya mecbursun"


günbatımı kadar güzelsin dedi, güzel birşey söylediğini düşünerek, oysa bu benim için bir hakaret..



dizlerimi bedenime çekip oturuyorum, gözlerini üzerime dikmiş, hiçbir şeye tahammülü olmayan bu insan bana nasıl katlanıyor?..
bilseydim böyle olacağını diyor.. bilseydin de diyorum
aynısını yapardın, ne eksik ne fazla.
şimdi uygunsuz geldiğini biliyorum kulağa

uygunsuz ne tuhaf bir kelime
konuyu değiştirme ne olursun

bil ki, bilesin ki bir noktayı (hani o nokta) geçen her ilişki gibi bu da yavanlaşacak, en iğrenç tabiriyle "yalama olacak"
bunu öngöremezsin, sadece şans ver

yeterince şansım olsaydı verirDim, doğuştan böyleyim: şans-sız, dolayısıyla insanlara verecek kadarını bulmak nerde.. bana yetecek kadarına dahi sahip değilim..
yine oyun oynamak istiyorsun kelimelerle ha?
"adamım, bu küçük işlere ben bakarım!"




gün: battı, her yer zifiri karanlık. nasılsa yeniden göz göze gelicez güneşle, her karanlık peşinde aydınlıkla çıkagelir, aksi takdirde dünyaMın sonu gelmiş demektir.

Hiç yorum yok: