31 Temmuz 2008 Perşembe

iz-in

bazen rüyanda olur: kaçmak, koşmak, bağırmak istersin ve yapamazsın. bilinmeyen ipler ellerini kollarını ve kimi zaman ağzını bağlar ve sen boğazına kadar battığın çaresizliğinde, olduğun yerde çırpınırsın sadece. hani elinden gelenin en iyisini, hatta bazen -sınırlarını aşmanın eşiğine kadar gidip- elinden gelenin milyon katı iyisini yapar ve bir cm dahi ilerleyemezsin, özlem duyduğun, koşa koşa gitmek istediğin yere/şeye. çaresizlik boğazında yutmayı başaramadığın kıtır bir ekmek gibidir bu kez, gözlerin yaşarır, nefes alamazsın. görünmeyen eller boğazına yapışmıştır olmayan bir borcu istercesine.

boğazım acıyor. gözlerim doluyor. nefes alamıyorum.

tutabileceğim birşey olsa parmaklarımı boğazıma kadar sokup, çekip çıkarırdım, emin ol.
bazı şeyler hiç değişmeyecek, soru eksiz şimdi.

buraya nasıl geldim hatırlamıyorum, gözlerimi açtım ve sizi gördüm. ordaydınız ve orda, sonra orda da, elele tutuşmuş bana bakıyorsunuz, birlikte yemin etmiş gibi.. elimi uzatıyorum, tepki yok. adım atıyorum. ben adım attıkça büyüyor çapı birliğinizin, açılıyorsunuz, size uzanan elim daha büyük bir boşlukta savruluyor. bağırıyorum, bazen kendimi aşıp yalvarıyorum, ses beden-duvarınızdan geri dönüyor sahibine. beni buraya hapsettiniz, sizsiz bir sizle çevriliyim. görüp dokunamamak, konuşup cevap alamamak ve boğazım acıyor ve gözlerim doluyor, utanıyorum. arkamı dönüyorum yanağımı gıdıklarken yaşlar, her yerdesiniz, kaçamıyorum.

rüyalarımı esir aldınız. gözlerimi kapatmak bu kez kurtarmıyor beni gece canavarlarından.

"+haydi üzül. bunu hakettin.
* hak mı ettim?
+evet. pişmansın, değilim deme. bunu gözlerinden okuyabiliyorum!
*hep beni çok iyi tanıdığını sanır-dın"

yine de üzüldüm, uslu bir çocuk olup yaptım ödevimi, şimdi ne olacak?

ben sana söyleyeyim. düşünecek çok zamanım oldu, (şu sıralar elimde en bol o var) kendimi yerine koydum, kendimi onun da yerine koydum hatta onun ve diğerinin bile.. kendim dışında herkes oldum ve elele tutuşup hapsettiğimiz şu ŞEYe baktım.
onu korkutuyorsunuz. onu korkutuyoruz . ne kadar dayanabileceğini sanıyorsunuz? bu acımasızlık neden? bir çocuğa sana çikolata alıcam dedikten sonra sözünüzü unutup devam edemezsiniz hayatınıza. dinlesenize ne diyor: "ben size söylemiştim". nasıl da mideniz bulandı şimdi değil mi?

isterdim ki güzel birşey sabitlenince bozulmasına imkan olmasın..

Hiç yorum yok: