11 Ocak 2012 Çarşamba

birDENbire: böyle gelmiş, böyle gider..

kızamayacağın birini tanımıyor musun?
aklın sürekli otobüslerde uçaklarda arabalarda, aklın sürekli uzaklarda mı?
istediklerin- ya da en azından bir zamanlar çok ama çok ama çok istemiş oldukların- elindeyken, yanındayken, karşındayken, seninleyken dahi aklın bir başka şeyde mi?
şarkılar yetiyor mu bazen, sonra aynen o şarkılar az mı?
her hikayede senden bir parça mı var, her söze - her duyguya - her melodiye - her renge- her tribe adapte mi oluyorsun birden bire, kolayca, saçma sapan?
olmadık acılar olmadık ağrılar mı bitiveriyor vücudunun bilimum köşelerinde?
itirafları erteliyor musun?
özeniyor musun?
özlüyor musun?
unutmaya çalıştıklarını hatırlarken aklında tutman gerekenleri unutuyor musun duyar duymaz? görür görmez? yaşar yaşamaz?
sular seni mi çağırıyor, sanki dağlar da, ve sanki ufuk?
gözün mü dalıyor, beynin mi duruyor, ellerin mi hissizleşiyor, kalbin mi acıyor bazen küçücük ve gereksiz gereksiz nedenlerle?
hani sen gençken, hani sen hayalperestken, hani sen başkayken, hani sen hani hakikaten senken.......?
kimseye hiçbir şey kanıtlamak zorunda değilken, kimseden kanıtlar beklemezken.......
gözlerin kupkuru, için rahat, kafan çok hafifken......
hani sen uçarken nerdeyse, nerdeyse uçtuğuna yemin edecekken...........................!


o zaman ya sopalıksın, ya da olman gerekenden bambaşka bir yerde, olman gerekenden bambaşka şeylerle. olman gerekenden, olmak istediğinden olmayı hayal ettiğinden bambaşka bir şekilde.

Hiç yorum yok: