25 Temmuz 2011 Pazartesi

older


(rallide beni fena rezil eden ciciko.)

neyse, şimdi onu bırak. diyeceklerim var..

"istemiyorum, bırak peşimi" diyorum. sultan gibi istemiyorum.
hala aklımda bir yeri var, bütün o "yanılsamalar"ın. yanılsamalar olmasaydı ne olurdu, maziyi geçmişte bırakmak lazım biliyorum ama, MERAK EDİYORUM işte, çok merak ediyorum.
şu andaki tavır sistemimi çok değil yalnızca 4 sene önceki koca kafama koyabilseydim?

bilinmezliğe bir adım, bir adım daha.
böyle kaybolmuş gibiydin. sokakta oturup, en temiz kaldırıma, saatlerce kıpırdamadan-bak işte aynen öyle, gözlerin kızarana, kulakların patlayana kadar izleyerek. gözlemleyerek. keşkeleyerek. falan.............
sonra pirinç temizlerken bir pırlantaya rastlıyorsun (PİRİNÇ TEMİZLEMEK, ÖYLESİNE SIKICI). algın kamaşıyor, kalbin kütür kütür atıyor tıpkı taze bir karpuz gibi -koskocaman-, için yanıyor, ışığı gözlerine vuruyor, beynin uyuşuyor, ellerin titriyor, ne yapacağını şaşırıyorsun. işte tam öyle birşey. hayatının ENi, en en ennnnnnnnnnnn en en eni......... diyorsun, nereye koyacağını şaşırıyorsun, nasıl tutacağını. kaybederim diye ödün kopuyor.
sonra?
bir pırlantayla ne yapabilirsin?
bir pırlantayı ne yapabilirsin?
bir pırlantaya ne yapabilirsin?
sen de pırlanta da bilmiyor.

şimdi oturuyorum, sokakta, kaldırım temiz mi çok umursamadan.
gözlerim ve kulaklarım henüz acımıyor.
sanırım.

Hiç yorum yok: