20 Nisan 2010 Salı

X


bu ne. güneş nerde?
mayıs-eylül arasını kapsayan dönem hariç, istanbul'dan istanbul'da yaşamaktan nefret ediyorum.
izmir'i özlüyorum sürekli, izmir'i özlemekten yoruluyorum.
her ne kadar buralara alıştığımı iddia etsem de, konusu geçtiğinde, YOK ARKADAŞIM, BEN İSTANBUL'A ALIŞMAK FALAN DA İSTEMİYORUM.
konudan >70 bağımsız olarak:
biliyorsun ki, herşeyin bir zamanı ve herşeyin değilse de bazı şeylerin bir yaşı var.
gün itibariyle 30lu dönemlerine yaklaştığım kişisel tarihimde, herşey olması gereken zamanda, olması gerektiği şekilde -ya da değil, şimdi, şu gün, bu kimin umrunda- yaşandı.
iyi kötü atlatılan bunca şeyin, kocaman bi gülümseme ya da melankolizmle anılan görüntülerin, izlerin ardından, bugün üzerinde durduğum yerde, güne ait hislerimle, hayallerimle, sevdiklerim-sevmediklerim, fikirlerim, vazgeçemediklerim-umursamadıklarımla, hatalarımla, başarılarımla, kimseyle senkron yakalamaya çalışmadan devam ediyorum yoluma. ezelden ebediyete aynı istikrar kontrolünde. bu konuda tutumumdan feragat edemeyeceğim gibi, bir rest içeriği de yok söylediklerimde.

mağazada gördüğümde dibimi düşüren bir elbiseyi olduğu gibi geçirmek istiyorum üzerime. müdahalesiz.
cevabını bilmediğim bir sorunun gölgesinde dinleniyorum bir süreliğine şimdi: (yoruculuğundan yana zerre şikayetim yok ama) herhangi bir konu üzerine düşünmek konuya dair gerçekleştirilen eylemlerden daha çok zaman çalıyorsa?

Hiç yorum yok: