2 Haziran 2009 Salı

dikkat çok uzun yazı! : gittim-özlem giderdim-yedim de bitiremedim-geldim (özenti mode: ON (bir taşla iki kuş mesela haha))

cem insanından özendim yol hikayesi olayını, peşin peşin belirteyim.
direk uzun yazı.
işte efendim, dikkat su-katılmamış-günlüksel yazı falan.
değişik tadlar deniyorum diyelim ya da mesela öğle yemeğinden erken dönmüşüm de sıkılmamak için buloğuma sarmışım.
hangisini yerseniz.
":)".
hikayeye dünyanın bir toz bulutu olduğu zamanlardan başlamak isterdim ve fakat ona ne zamanımız, ne esprisel ne zihinsel ne de bedensel gücümüz var.
anneler gününde süprüz kategorisinde bir atraksiyon gerçekleştirememiş olmanın verdiği hüsran eşliğinde babalar gününde giderim lan, hediyemin yanısıra kendimi de götürürüm hahayt! hem de habersiz giderim bir taşla 4-5 kuş vururum dedimdi, diyordum. sinsice planlar yapmış, geri sayıma başlamıştım ve fakat senden çapkın olmasın çapkınımsı kuzenceyizim nişanlanıyormuş, kaçar mı ha? şaka bi yana (klasiği..) çocukluğumuz bu ve bunun kardeşi kuzenlerimizle birlikte geçti, pek yakınız, pek sevgi doluyuz anlayacağın.
aldım biletimi daha sopbaks reys günü hatta, garanti olsun deyü. sonra gelmiyorum desem de gitsem yine ucundan bir süprüz mü yaşasak yaşatsak dedim ama yok, böyle bayat yollarda işim olmaz, aradım ve geliyorum bekleyin beni dedim, geri sayın işte heyecan yapın, daha bir deli deli özleyin dedim :) nitekim öyle de oldu. karşılıklı geri sayım yaşadık, heyecan yaptık, pıtpıt attırdık kalpleri vs. perşembe akşamına kadar birtakım hediyeler alındı, birtakım ne giycem ben nişanda hey yarabbim telaşları yaşandı, ev-avm(koğld ez: ist. kılansikleri)iş yeri arasında mekik dokundu. hazırlıklar perşembe akşamına kadar sürdü, zaten söz konusu ben olunca hazırlanıp rahatça seyahat beklemek henüz mümkün olmadı. bu arada göbüşsüz takılmam gereken 3-4 saat süresince emelime ulaşma adına ölüm rejimleri yapıldı, amaca nişan esnasında (annemin masuum mu masum sabotajına rağmen) ulaşıldı!! göbbüşsüz fotolar elde edildi, zaayıflamışsın kızıammm sözleri işitildi, kısa süreli kendi çapında mutluluk hissi yaşandı.
cuma iş yerine valizlerle gidildi, yolda baya baya küfredildi (yanlış olmasın, mi mayself). ofis alanındaki 3 saatlik koşunun akabinde lülüfer şubesine yol alındı. lülüfer ofisinde teyzelerle oturuldu, aptal aptal gülümsenince sen nereye gidiyorsun evladım muhabbetinin üzerine o anki sevinçle cevaplar verilip sorular bile soruldu, ne diyosuaaann!! annenin en sevdiği de alınınca pastaneden servis geldi zaten. bindik, az gittik uz gittik, nereye geldik la olduk, kendimizi kartalda bulduk. lülüfer geldi telefonlar sessize alındı, laptopsuzluğun acısı yaşandı ve yolculuk başladı. her mola yerinde duruldu!! her mola yerinde buranın da busu güzel alim mi ki yaşandı, hep sevinçten hep sevinçten işte para su gibi aktı, abla ... verelimcilerin cebine cebine. ay başında ay sonunu düşünmeden harcamak gibisi var mı he?? nys. balıkesirden sonra kurtlandı bünye. bir türlü izmire varamıyor olmanın uyuzluğu yaşandı, dizler sallandı, en hareketli şarkılar dinlendi, uyumacaya girişildi falan ama hiçbiri kar etmedi. ne zaman ki belkahveden aşağıya indik, o ışıl ışıllığı gördü gözler, içimiz sıcacık oldu.
eve varıldığı vakit bir gözlerde doluluk tespit edildi, kışın çok yağmur yağdı ondandır dendi geçildi. cuma gecesinden başlayarak cumartesinin ilk saatleri süresince şahanece bir sevinç hüküm sürdü salonda konuşlanmış ev ahalisinin gözlerinde, kalbinde falan işte :) . evden uzak yaşamanın güzellikleri, bölüm 1, sayfa 12. bütün gece annemin rejimimi sabote etmesine engel oldum olmasına da, haftaiçi kardeşimden aldığım duyumun gerçek olduğunu görünce dayanamadım, saldırdım sarmalara, yalan yok. yumuşacık, yami! pf . :)
uyuduk uyandık, sabah saat 8i vurmakta idi, gözlerim şiş, beynim allak bullak (5 saatlik uyku, dikkat.) kahvaltıda devam ettim ist. muhabbetlerine. özlemişim lan evi oldum. hey gidi.
burda bir türlü benimseyeceğim kuaför bulamamış olmanın hüznüyle yine izmirdeki kuaförüme gittim, yine norur ucundan alınız dedim ve yine kuş yaptılar saolsunlar!. insanın yine de alıştığı yeri araması garip. nys. böylece güzelim fön beni saçımı abuk modellere sokturmaktan kurtardı, zira tören saçlarını oldukça yapay, çirkin ve hepsinden öte komik buluyorum. alışveriş yaptık kardeşimle, ilk kez süpper güzel tam istediğim gibi bi ruj buldum ve kaçırmadım, kadına havaya atmasını rica ettim ve o anda kaptım (:S, yazın böyle espriler iyi gidiyor, ortam sıcaklığı aniden 3-4 derece düşüyor. tavsiye ederim).
müthiş kula yemeği keşkek yapmıştı yenge insanı, acımamış, ben de acımadım yedim. nişana 3 kalalarda pek hoş olmadı kabul ancak ölüm rejimi dedik lan boru mu. göbeğim içine kaçmıştı, sarmayla keşkek normal insana benzetti diyerek abartılardan abartı beğendireyim size mesela. akşam süperdi, oynadık (evet oynadık! sahnede anlamsız hareketler yaparak birbirimize bakıp güldük. büyükler kalksana ist.dan oturmaya mı geldin dedi, kıramadım mesela dermişim ama yok oynayasım varmış meğer.. kuzenleri özlemişi öf, çok özlemişim herkesleri..).
bollllll bol boooooooooolll foto çektim, özlem giderdim makinemle, herkesin "ayy istanbullu (ist. a taşınan izm.li klasiği) nasıl alıştın mı, iyi misin?"ine bu kez içten çok içten "evet, çok iyiyim, saolun" dedim. bir neşe yumağı olduk resmen. törenle alakalı olur olmaz insanlarca da "ist. nası?" muhabbetine maruz bırakıldım ama hiç kızmadım biliyo musun? öyle sevinçliymişim, meğer ne güzelmiş iki elinle sayacağından fazla tanıdıkla olmak, aynı anda.
gece.. muhabbet derken saat 3 oldu. pazar sabahı 8 de kalktım (al 5 daha, hayrını gör!!!!!) yine ve yeniden birlikte kahvaltı edebilelim deyü. ertesi gün alsancakla buluştuk, sevdiceğim, o uzandı ben sırtını çiğnedim mesela. birkaç saat havasını soludum ve süper iyi geldi. bir pazar akşamüstü saat 7 suları işe başlayacak, uzun bir yolculuk yaşayacak, ve en çok da ailemden ayrılacak olmanın hüznü sardı aniden.
izmire hoşçakal demek ikinci kez bu kadar koydu.
bazı birtakım kişiler tarafından bornova h.m.ne götürüldüm (öyle acımasızcaydı beni anne babamdan ayırmak diye drama yaratayım misal, zira dramalıktım.) ve çakma olduğuna yemin edebileceğim bir lülüfer arabasıyla, nasıl olduysa hayatta kalmayı başararak ist.a geldim pztsi sabahın ciddi körü. (çakma lülüfer mi olur deme, oluyor. ne şöförü adam gibi sürüyor, ne yardımcısı düzgün hizmet ediyor, ne de.. yaşamak lazım, korsan bir yolculuktu resmen, anlatmakla olmuyor..)
valizimi eve bırakıp işe kaçtım ve bütün gün gözlerim açık uyudum, 30% civarı bir performans ile pztsiyi kapattım. he istanbul, geldim geri, noldu, nası, özledin mi bari beni? pf.

*sakız makinesine bu kadar yaklaştın mı ki nerden bileceğüdün.






2 yorum:

(Süper)Cem dedi ki...

kehkeh iyi olmuş, yenilenmişsiniz.. yorgunluk falan hak getire oluyor böyle durumlarda. dönüşler hep koyucu oluyor. nerede olursan ol dönüşler hep sıkıcı bence. sevmiyorum ben dönüş olaylarını.

eFeNDi-Ci dedi ki...

yes de, bi yorumda 3 kez dönüş kelimesini kullanmışsın. dönüşe ait bir travma mı var evvel zaman içinde? :)

saol cem insanı, yenilenmem mi of hem de nasıl.
dönüşlerin nasıl hissettireceği nerden gelip nereye gittiğine bakar.
misal izmire dönüşüm şahaneydi ama istanbul yönüne gerçekleştirilen dönülş son derece vasat :).