18 Mayıs 2009 Pazartesi

hümır/n

şimdi (bu da moda oldu pf), birşey anlatıcam, iyi dinle.

seçenek mi? seçenek yığınla, tonla, dünyaya yayarsak mesela hedef kitlemizi, milyorla falan (eski türk lirasında tabi). o zaman neymiş? mesela 100 tane varsa elimizde herkese 2şer üçer pay etmeli (bak yine de cömertlik önerilerindeyim!!) fazlasını kimseye reva kimseye hak görmemeliyiz? sonra mesela, diyelim bir har vuran harman savuranla karşı karşıyayız, gözünün yaşına bile bakmamalıyız. neden? çünkü ondan dünya iki boyutlu yarıçap çizgimizde dahi onlarcasına kim bilir belki o yarıçap hindistana/çine denk geliyorsa yüzlercesine ya ya.. binlercesine (belki?) rastlama şansımız varken, nerde o dairedekilerin tekabül etmesi muhtemel sayı? oo ğoo hoo. so, kime trip yaptığına dikkat et bro! hem sen değil miydin en sevdiceğim şarkıyı 101.dinleyişimde midemde bulanmalar peydah olmaya varıyor diyen? gel gelelim 102de yeniden aşk vuku bulabiliyor ta o içinin dibinin elektrikli ışıklı enteresan canlıları fink atan derinliklerinde. sana uzanan her ele uzat demiyorum ellerini, hem domuz gribi tehlikesi var değil mi? "dokunma konuşma öpüşme". ama uzat elini, bir kez kara murat ol ne bileyim bir kez tarkan ol atıl kurt replikli, sonra battal gazi ol, ama yok, o uymaz sana, olma battal gazi.
sen böyle gözümün önündeyken öyle zor ki atıp tutmak, bir dönsen şurdaki köşeyi. ah..
dedik ya mesela 2 tane verdin, sonra aç gözlüydü o hemen tüketti, ama nasıl da şirin nasıl da (ben ne dedim sana! olm 2923488 tane var dairen dahilinde!!)
inatçı dirseklerim ne ahşaplar ne mikalar ne metaller çürüttü, bunu oralarda demezler. arkanı dönüp gidebilme lüksün/ hakkın/ şımarıklığın varken kalabilirsin de, tamamen, kısmen, vesaire. gidene kal kalana git demezlermiş ya hani, palavra.
bak gördün mü ben bile nasıl chain ikilemler yaşıyorum bizzat gözlerinin bizzat önünde, bizzat ben. çelişkiler.
neyse, böyle anlatamıycam sana, ha bir de şey varmış, büyüklerin söylediklerini dinle, yaptıklarını deneme.

mucize diyordum ya hani bir gün bir vakit. başka bir gün aynı vakit, aynı gün bir başka vakit sonra bir de. işte. gözlerimi kör edercesine parlarken sen orda, olduğun yerde. 100ün hepsi elimden eline.
böyleyken böyle..



by "har vurup harman savuran".

Hiç yorum yok: