16 Mayıs 2009 Cumartesi

clear enough

bir kez tamam, ikincisine de peki ve fakat üçüncüyü isteme benden. böyle değil, böyle yürümez bu işler.

deneyimlerimle ters orantılı bir bilgiye sahibim. nasıl diye sorma, sorma bana birşey bundan sonra. bir kez kesmeden dinle sadece.

"artık".
ne kadar komik, öyle değil mi?
artık sarfetmek, hayata artıklarla çizgiler koymak, dönemler yaratmak, miladlaştırmak artık anlarını. bana bir artık söyle! -acısız olsun-.
uğruna harcadığım saatleri toplasan izmire yürüme yol olur, öyleyse niye?
çünküsü kendinden, cevap aslında bizzat sorunun içinde.

durduğum yerden sizi izlediğim, sesimi kendime sakladığım, sabahları kıpırtısız uyandığım günlerden bir gün, bir öğlen vakti küçük dedektifçilik atıştırmalarından sonra tarafımdan tarafına sarfedilen ilk sözcükten bu yana yıllar geçti. güzel çirkin mevsimler.
bir kez daha böylesine çakışmıştı dairelerimiz, kesişimimiz boş küme.
bırak benzetmeleri, hem beni hem kelimeleri.
hiçbir zaman benim ricamı kaale almadığın gibi, senkron problemli ıskalamalı işler bunlar.

hani nasıl derler?
hoşçakal.
arkama bakarken senden adım adım uzağa iterken bedenimi, yalnızca sırtın, görebildiğim, benden tarafa baktığında senin de tek seçebildiğin.
peki, ikinciye peki: hoşçakal. bana üçüncüyle gelme.

Hiç yorum yok: