3 Mayıs 2009 Pazar

261 612 24

yalan söyledim ben sana.
hiç zor olmadı, nasıl da süper bir oyuncuymuşum meğer ben. ha, bunu ilk kez farkediyormuş numaram da şahane mesela bizzat bu satırda gerçekleştirdiğim, bu böyle gider, biliyor musun. ondan kısa kediyorum buraları. kökü bizde ha? nasılsa uzar ha, bırakırsak? stop then.

nedene mi gelelim?
geleyim. ben gelicem, sen orda dur yeter, gitme bitirmeden. lütfen.
kendimce geçerli nedenlerim vardı. bir yalana nasıl "geçerli neden" kılıfı uydurulur? diyorsun, haklısın, söyleyen sen söylenen ben olsam soracağım muhtemel soru bu olurdu benim de. ama böyle gerekti arkadaşım. bazen öyle kaptırdım ki kendimi ben de gerçek sandım, bu beni affettirir mi? hayır. bu seni yanımda kalmaya ikna eder mi? hayır.
çok çok çoooook fazla bir şekilde, ölecek gibi diyelim, abartıda son nokta olsun 3 sene öncesine dönmek isterdim şimdi. ama sadece şimdi. şimdi, içimdeki tepe noktadayken, peak max.a ulaşmışken. o zaman kaçmaz, asla inkar etmezdim. böyleyken böyle demek cesaretini gösterir hayatı sana da kendime de çekilmez hale getirmezdim. yapmazdım inan. ne ironik değil mi. "inan bana". "inan bana, sana yalan söylememin geçerli nedenleri vardı". pf.

bu pişmanlık beni öldürüyor.
için taşarken ellerin boşsa çok yıkıcı oluyor. yıkılıyorum.

Hiç yorum yok: