10 Kasım 2008 Pazartesi

hangover, over and over..

tüyapta uykusuz takvimlerine bakıp ahah diye gülerken kalkıp u.sarıkaya nın mutsuzluk temalı takvimini (alıp) hediye etti arkadaşım.
-hey, arkadaşım, bu bir mesaj mı?

fiti fiti yürümek diye birşey var.. hani böyle şımarık pis kız veletler gibi.. gözüm bazen vitrinlere kayıyor ve orda fiti fiti yürüyen birşey görüyorum.. neler oluyor..

ipleri saldım. hayır kuklam değillerdi hemen tersinden anlamasana! sadece saldım gitti iplerini işte.. sürekli elimde tutmak, bazen asılıp "ben burdayım hatırlıyor musun" demek ağır geldi artık, buralarda zayıfladı bünyem, kaldıramıyorum daha fazla, buysa duymak istediğin..
ne demişler: dönerlerse benimdirler, dönmezlerse beni hiç sevmemişler. diyebiliriz biz de..

riyıl dayırimle öyle içli dışlı ve samimi olduk ki bir zamandır, seni unutuyorum bazen, kusuruma bakma. kimse kusuruma bakmasın. bunun için iki eliniz yetmeyecek ve fakat, bir kulağınız ne yazık ki açıkta..

"ellerini cebine soktu. hatta kesip attı sonra. sırf uzanan benimkiler diye"
kendini birşey sanmak, sahne III-tekrar-VI.
ustalıkla pişirilen bir yemeğe sunmadan önce su eklemek gibi.
yarışmayı kazanacağı kesin olan tamamlanmış resme son gece birkaç renk eklemek gibi.
özetle: aynen çok daha önce sayısız kez yaptığım gibi.
ama öyle çok özlemiştim ki..
yalan!
maksimum sizi kandırabilirim..




* perdeler kapalı sözsüz süresiz.. içeride ağır bir tadilat var..