4 Ekim 2008 Cumartesi

bile bile

çıta kırıla kırıla kibrit moduna gelmiş.
ben kırmadım, ben yapmadım, bana kızma.
bir çaksam dudaklarının ortasın(d)a: yanıcaz cayır cayır, birlikte. (gülme! şişt!)
yukarda bir yeniSİ doğmuş, tam yüzüne düşmüş gölgesi: sana bakınca farkettim. sonrası kendimi kaptırıştı yeni formuna üzerimizdekinin.
şimdi sorma. şimdi neden isteme. şimdi git yarın gel. yarın birşeyler birşeyler.. yarın olmadı ertesinde gel, ertesinde işim olabilir sen en güzeli cumartesi gel, cumartesi alışverişe çıkabilirim, bulamazsan pazar gel, pazar adaya gidecektik belki, en temizi, haftaya gel sen. ama illa ki gel.

böyle durmuştum bak, aynı şekilde. sonra uzağa bakar gibi yaptım. bakışlar ters orantılı bebiğim :) sonra kadeh kaldırdık yok yere. sırf birşey birşey diye. dedim ki elimin tersi. sonra eski bir söz hatırladım : yüzü varken tersine ne gerek. biraz hüzünlendim. sonra geçti hemen. sırf birşey birşey diye. sonra güldük. çok güldük. şimdi nasıl uzak, bu BİLE.


fındıkzade, "yerim seni" ekim, 2008

Hiç yorum yok: