iki kutup birbirini yeterince çekebilseydi içinden çıkıl(a)maz bir çember oluşurdu.
bir yakadan diğerine yüzdüm, tek solukta. şimdi gerisin geri gitmek istiyorum. dönemezsin diyor. buraya kadar gelebildiysem nasıl oraya dönemem? ben ordaydım, şimdi burdayım. [bütün dönem sonu yolları böyle tek kullanışlık mıdır?] ancak şimdi biliyorum ki, burdan oraya dönebilsem bile oranın eski orası olmadığını görücem, sonra vazgeçip yeniden buraya gelmek istiycem belki ve fakat yine yeniden buranın da eski burası olmadığını farkedip vazgeçicem, vesaire. bu yollar ve bu gidişler ve bu gelişler beni ben olmaktan çıkaracak. burda durup oraya bakarak orda olmak istiyorum desem de değişicem /ben, ben olmaktan çıkıcam/ burdan oraya, ordan buraya savursam da kendimi..
ben, ben olmaktan çıkmıycam!
başka bir ben olmanın yolunu bulucam demeli. bir yol arıyor olduğumdan, ihtiyaç duyduğumdan değil. yalnızca hayat mesaisine devam edecek işte, her an farklı bir şey gidecek benden oraya ve bir başkası gelecek oradan bana, eksilenler ve artanlar olacak..vesaire vesaire.
yenilenmeler-mütemadiyen, yine ve yeniden.
ikinci şansa inanırım, üçüncü şansa da. belki bir dördüncüye bile. ama iş beşte biter. beşinci kat olur, beşinci çocuk olur, beşinci sınıf olur, beşinci durak olur, beşinci element falan da olur :)..olur, tamam..
ya beşinci şans? HAYIR. beşinci şans ancak masallarda olur.
çizgiyi aşmadan yürüyordum .[ya da ben öyle olduğunu sanıyordum.] uğraştım ve fakat.. kendimdeydim, uykulu değildim ve güçlüydüm. acıklı bir rüyadan ağlamaklı bir yüzle uyanır gibi değil, kavurucu bir temmuz cumartesisinde parlak bir sabaha uyanmış gibi. ellerimi serbest bıraktım. bir dedektör gibi bulması gerekeni bulacaklarından şüphe duymaksızın. onları bıraktım ve beni yanılttılar, şimdi ceplerimde mahkumlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder