4 Nisan 2010 Pazar

please tell me gently

küçük dereceli açılarla; gizlemeden, ama dikkat çekmeden de.
önceden de, sonra da.
aslında hep böyleymiş de ben.. nasıl derler?




istediğim herşeye sahip oluyorum. çok mutluyum. öyle mutluyum ki, mutluluğun öyle bilmediğim derecelerindeyim ki, öyle yükselmiş ki çıta, öyle şahane ki hava(m), kestiremiyorum tam olarak olan ne, olması gereken? bedenim yerden yükselmiş, ayaklarım boşlukta. ellerimi uzatıyorum, elleri orada. bir filmin mutlu sonunu loop'a almış, sürekli o bölümü izliyor gibi, en sevdiğim melodi ardarda, ARDARDA çınlıyor gibi kulaklarımda. hastası olduğum temmuzu hastası olduğum yerde, hak ettiği şekilde yaşıyorum sanki. hayatımda bir tane bile keşke yok. canımın çekeceği-çektiği hiçbir şey kalmamış, o denli.







dönüp ona çarpıyorum ve günaydın diyor.
gün aydın, günüm öyle aydın ki gözlerim kamaşıyor.
(net göremiyorum..)

Hiç yorum yok: