29 Mart 2010 Pazartesi

yapma-etmeeylemi

bir adım attıktan sonra arkaya dönüp aç sezercik gözlerimle restoran vitrini izler gibi ağzımın suyunu akıtıyorsam, birşeyler yanlış. değilse ne?
hatırladığım oranda bir güçle titreyen bir yer var içimde.
çok özlüyorum.
kendimi, kendi gözlerimle görüp kıyaslarken yalnızca bir adım öncesiyle, neden bu kadar büyük değişimler? diye düşünüyorsam, üzülüyorum da beraberinde.

bir gün birşey keşfettim. tamam. bir soluk öncesine kıyasladım ve bambaşkaydı hayatım, bir adıma bir adım daha ekledim. durmadım hiç, tereddüt etmedim diyemem ama durmadım ve devam ettim. şimdi olduğum yere bakıyorum, önceden varolduğuma sonra.
ellerimde olmadan, beynimin kıvrımlarında, kalbimin odacıklarında olmadan yapıyorum bunu. önceden programlanmış gibi, sanki hayatta kalmak için tek çarem buymuş gibi ve hatta.
her ne kadar koşar gibiyse de, sıcacık bir izmir gününde güneşlenir gibi, en sevdiğim çikolatayı yer gibi, beni mutlu eden bütün o diğer şeyler gibi (aslında hepsinden biraz ve her nasılsa hepsinden çok daha fazla) içimde, ta en derinde, nerde olduğunun da çok önemi yok, önemli olan "orda bir yerde" söylenenlere kulak asmamayı başarabilmek, bir kez olsun kendimi hakikaten "paylaşabilmek", ve ardından gelecek her ne ise koşulsuz kabul etmek.

Hiç yorum yok: