20 Ekim 2009 Salı

üç üzeri üçün karakökü.

yere temassız kaykaylı çoçuğun elindeki mektupla mesaj veren berbat sesli bir kuş. sokağımda uçuyor, üzerine kombiyi Ie getirerek ısıttığım suyu atıyorum, defol diyorum, sanki kaçırsam getireceği haberin gelecekliği şimdiliğe ulaşmayacak hiçbir zaman. yok olacak.
ve heyecanla, bir solukta, hızla sıçrayarak uyanıyorum yataktan. kalkıyorum uykumdan. sabah olmuş meğer, içime çektiğim bir eski istanbul havasındaki aynılıktan anlıyorum.

oysası bende kalsaydı da olurdu ama, köşeyi dönünce gözlerime çarpıvermiş gibi aniden, öyle taze ve öyle başkayken.

Hiç yorum yok: