27 Haziran 2009 Cumartesi

ben seni tutmayayım*

uzun bir yoldan geldim dedi. çok yorgunum, bana "bir bardak su" verebilir misin? gülümsedi, lütfen.
ricaların emir, kelamların söz, iddiaların gerçek olduğu bir dünyaya varmış bulunduğundan bihaber, eklemiş lütfenini. söz konusu dünyanın haritası doğduğunda yanına konmuşmuş meğer, bebek-sersemletici (uyutucu!?)-ekipmanın (ın) yanına, daha, taa, o zaman-dan.
ve fakat bilmelisiniz dostum,
"lütfedilenler lütfettiklerinizin lütfenlerinin yanında ne kadar da kaba-ca, el yordamı, bürokratik, kandırıcı". YALANCI.
sonra koridorda aklıma geliyor, geldi, koridordaydım ve önce benim aklıma geldi, gelen akıl benimkiydi (!). meğer. MMMeğer.
bir if var ise hal-i-hazırda, nasıl yani?
koşulsuz ebediyete ilk darbe. ve işte, 1-0 yeniksiniz. daha baştan kaybetmişsin*iz bana kalırsa.
hm.. şey.. ondan sonra..















































































































on bir.!
























































dostum, sen cekin "oraya gelirsem..."indeki üç noktaya mahkum yüklemsin..
pies: hakikaten ihtiyacın(m) olanın esnek bakış olduğuna inandırsaydın, esnek bakabilirdim duruma, ters köprü kurup, başımı ayaklarıma değdirdirmenin akabinde dizlerimin arasından falan mesela. ":)".


Hiç yorum yok: