25 Nisan 2009 Cumartesi

ben ne yaptım biliyor musun sen giderken? el salladım.

demiş ki akşam olmadan kalacak bir yer bulmalıyız.
acele et.

sonra uzun uzun rüzgar esti, bir amacı olduğundan şüphesiz, sinirlendim yine. bu son günlerde yaptığım yegane şey idi.
uzun zaman önce verdiğim sözleri hatırladım, kimini şimdi -tıpkı benim gibi- kurumuş, canlılığını, tazeliğini, "gençliğini" yitirmiş a4lere, kimini beynimin ilgili departmanına -saygılarımla arz ederim- kimini ise dudaklarına yazmıştım. en çok dudaklarına yazdıklarım oldu tutamadıklarım, bu muydu ki yoksa nedeni?
gel birlikte boşverelim, el ele, kalp kalbe karşı dağ dağa küsmüş senin haberin var mı?

bir yok oluşun esrarlı sürecinde uzaklaştım son gördüğüm yerden; kanyonlu, metrolu, zeytinli, kimi zaman da abuk subuk elementli yerlerde aradım mutluluğu. ne .... geri getirdi, ne de. yokluğa yokluk kattı yalnızca ve sadece ve bir tek, olan buydu, olan bu.

ne derler bilirsin, merak bütün kötülüklerin görümcesiymiş, eltisiymiş, kayınbiraderiymiş, bacanağıymış belki. iyi ki gitmişsin o halde. iki > bir ha? uğurlu sayım ikiymiş, oysa pazartesi haftanın kaçıncı günüymüş ki??

Hiç yorum yok: