5 Mart 2009 Perşembe

goes around, comes around*

acele ediyorsun, etmemen gerek.
kızıp defol diyorsun, çeneni tutman gerek.
sonra şöyleböyle diyorsun, hiç o işlere girmemen gerek.

insanların çoğu ne istediğini bilmekten bihaber yürüyüp gidiyor. bazen önünüzden, kimi zaman yanınızdan, ya da arkanızdan. durup olduğunuz yere bakmak, birşeylerden emin olmak isterseniz şaşırıyorlar, size çarpıyor ya da arayı açıyorlar. istiyorlar ki sessiz sözsüz ilerleyerlim sözde huşu içinde. tabi.. tabi.. el sallıyorsan terket, terkedemiyorsan o senin bileceğin iş. etkiye tepki acı olur kimi zaman, bunu baştan kabul edeceksin.
şanssızlığa inanırsan o senin bileceğin iş ancak bunca çabanın ardından mutlaka gri gökyüzünü bir zaman güneş kiralayacak. nereye gittiği bilinmez, duymaz ve görmezlere bakarak elinde tuttuğuna şükret, elinde tuttuğun şeyin ne olduğunu anlamasan da hissedebildiğine şükret elinin boş olmadığını. hazırlan, pozisyon al, ileri bak ve başla. takatin kalmayana dek, ciğerlerin acıyana, boğazın kuruyana dek, bil ki varacağın yerde ziyadesiyle ödüllendirileceksin. hakettiğin ödülü elinde tutup yorgun bacaklarının üzerinde durmaya çalışarak yaşlı gözlerle gülümseyeceksin.
o gün seni alkışlayanların en önünde ben olacağım.
şimdi git.

Hiç yorum yok: