5 Şubat 2009 Perşembe

back together again

artık dayanıl(a)maz durumda. bir sonraki aşama ne? elime bir kıymık battı say, ince & zararsız. çok acıdı ve fakat çıkarmadım, dokunmamak için sana. gözlerimden yaş geldi, sildim. işlerimi engelledi, aldırmadım. şarkı söyledi öznesi ben eylemi acılı eki -yor, duymazdan geldim. şimdi acıyor durmadan yorulmadan. bana kendini hatırlatmaktan başka şey yapmıyor, hiçbir işe yaramıyor. dayanamıyorum. bağıra bağıra DAYANAMIYORUM. acı ve endişesiz nefes alamıyorum. konuşamıyor, anlatamıyor, yaklaşamıyorum. burda senden arta kalmış bir "yer" var ve boşluğu(nu) hiçbir şeyle, hiçkimseyle dolduramıyorum. nereye bakarsam bakayım, her ne yaparsam yapayım, bulamıyorum. soramıyorum. bilemiyorum. kabul edemiyorum. herşeyi ve hepsini denedim. yapamıyorum. boğulmaya ramak kalada takıldı zaman. dolu olan yalnızca gözlerim değil artık. batıyor yavaş yavaş bedenim. seni, hayatıma genelledim. gelmezsen düzelmeyecek "şeyler". birkaç kelime daha edersem. aksini ispat etmezsen. bir sayfa çevirmeden üzerimize, hala birazcık umut, biraz şansımız varken. acımadan ve aldırmadan mı sandın bunca zaman? yanıldın. yanılttım elimden geldiğince. rayına oturmayan vagonunda kelimelerimin, sarstım, mideni bulandırdım, yordum ve bıktırdım. aramıza koymadan harfleri ve o bayıldığım noktalama işaretlerini, imkansızdı uzak tutman senden kendimi. beklenti yok? beklemek yok? ümit etmek yok? yok hiçbiri, hepsine tamam, hepsine peki. o zaman neden bu "olması gereken" yardım isteği? biliyorsan söylesen. yalvarışa terfi etmeden ricalar, görmeme izin versen. gel sadece. gel ve dur ve sus ve konuşma istersen. zorlanıyor ritmim sana çıkışlardan tabana inişlerde. kıvranıyor ellerinde, ellerin, birleştiğinde nefes alamıyor dudaklarım, ciğerlerim onu gerekene dönüştüremiyor, kalbim ulaştıramıyor bütünüme. hepbirlikte yönümüzü şaşırıyoruz. donuyorum. duruyorum. kocaman bir kafa oluyorum sadece* ben de. kocaman bir kafa, konuşuyor-dokunamıyor, istiyor-tutup çekemiyor. kelimelerim en mükemmel kombinasyonda olsa da, eyleme geçişlerin oldukça uzağında. içten dışa sapıyor, küçülüyor, eksiliyor varolan. yüzüme bakıyor gözlerin, kelimelerimi veriyorum avcuna ve kim olmadığımı dinliyor. karanlığa çekilirken asıl görmesi gereken, karşısına çıkıp merhaba diyor acımasız bir yalancı günışığında. bilmiyorum, unutmuşum. saymıyorum, kayboldum. ağlıyorum, mahvoldum. daha neler neler.. uzandıkça ellerim, bir adım geri emri yankılanıyor kanyonumuzda. büyüyor mesafe, uzuyor, yutuyor. duymazlaşıyoruz, görmezleşiyoruz ve olacakları kestirmekten bitap düşmüş zihinlerimiz uykuya dalar gibi. belki böylesi, en iyisi.. yağmur kara dönüyor, toprak taşa, biz senle bana.
eğilip üflüyorum mumların üzerinden, şirin şirin gülümseyerek. yükseliyor, öksürüyorum. ellerini birleştiriyorsun, kımıldamazken dudakların, içim acıyor, dayanamıyorum.

listeye bir mucize daha! rötarlı vazgeçişler imkansızlaştırıyor dönüşümü, şimdi de sonra da.


*ü.e. tarifi

Hiç yorum yok: