dün birlikte çekildiğimiz fotoğraflardan birini buldum. eski bir dosyanın içinde, yaşadığımız bir ton güzel günden birine ait. birden bire karşıma çıktın, yeniden. gülümseyerek masama koydum. orda durmasında bir sakınca görmedim. sanki daha dün görüşmüş, eğlenmiş, konuşmuş, bütün bunlardan gerçekten zevk almış ve eve dönüş yolunda ayrılırken "en kısa zamanda tekrarlayalım" der gibi sıkı sıkı birbirimize sarılmışız sanki. sanki işte.. bir sıradan sanki.
salonu terkedeli epey oluyor.
"bu hissi bilirsin" dedi. "mutfağa gidip buzdolabının kapağını açar dakikalarca öyle durup içinde hayatını daha iyi hale getirecek birşeyler ararsın"
in othér words, as hé said : gétting lost!
bilmez miyim hiç, ne zamandır dolaba bakıyorum, üşüdüm.
dün gülümsemiş geçmiş, gülümsemekle kalmamış fotoğrafı masama koymuştum. sabah gelip çantamı bırakırken onu yeniden orda, bıraktığım yerde, masamım üstünde gördüğümde "aa! kaldırmamışım, neyse dursun" dedim geçtim yine, hatta ekledim (: : "no problema". ve fakat sabahın ilerleyen saatlerinden birinde, lab.da, durduk yere, birden bire boğazıma o mısır tanesi kaçtı yeniden, üstelik tam da distillation yapmaya kalkıştığım anda! boğazıma kaçtığı anda vakit kaybetmeden şişerek (patlayarak!) nefes almamı engelledi bir süre. aldığım nefesi veremedim, gözümden sıvı halde çıktı yine yine yeniden.
yarım insanlarız. doğru şekliyle : yarımız-çünkü-insanız.
asla mükemmel olamayacağımız gibi hiçbir şekilde tamamlanamıycaz da. o zaman neden ki bu?
merakımdan bağırmasına izin verdim boğulmadan hemen önce.
söylediği sadece "hayır!! hayır!! sen değil ok??? O!! beni dinleeeeeeee!!" oldu. yazık.
ne için? neden? bütün bunlar bir anda öyle boş görünüyor ki, elimi içine, tam kalbine sokup sallayabilir, sigara dumanı gibi dağıtabilir, savuşturabilirim herşeyi. sanki. sankileri bilirsin.
yemişim bütün o ünlem ve soru işaretlerini
pf
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder