6 Kasım 2007 Salı

are you hoping for a miracle?



part I : "North to south
Empty"

ben de onu diyorum..:) demiyorsam da diyordum. dememişsem de diyeceğimdir. oh!
[yalan! derken bile! dön dön nereye kadar]

part II : "As if to say, he doesn't like chocolate
He's born a liar, he'll die a liar
Some things will never be different"

yanımdan geçip gitti, ağlıyordu, elinde küçük bir valiz vardı. saçlarını aceleyle toplamış olmalı birkaç tutamı yüzüne düşmüş, yine de gördüm gözyaşlarını. hızlı adımlarla uzaklaştı ve farketmedi bile beni, ıslak bakışlarını üzerime dikse muhtemelen göreceği tek şey arkamdaki ahşap sokak lambası olacaktı. arkasından baktım birkaç saniyeliğine. "evet.." dedi, o değil, gidişi söylüyordu bunu, "..evet, bazı şeyler hiçbir zaman farklı olmayacak." .

part III : "Are you hoping for a miracle?"

evet.
ee ?
eeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee?
:)

last part : "It's not enough."

12 noktasında bir çiçek var. yüzünü gündüz senden gece benden tarafa çeviriyor.

senin son dediğin ilkti benim için. sevmediğimi sandın, oysa bayılmıştım. (böyle böyle olur diye anlattığın herşeyden fazlası-ydı bendeki) düşünmediğimi sandın çünkü gündüz yüzünü sana çeviren bu güzel kokulu çiçek geceleri gözünü benden ayırmıyordu. durum değil "neden" bu, bahsettiğim. sen yaşarken ben izliyordum. ben yaşarken sen uyuyordun. konu bu da değil ki.
geceler senin gündüz benim olsaydı da farketmezdi. ordan cesur olabilir burdansa sadece çaresiz.
hey! sana diyorum: bakış açısı.

iki nokta- yanılmışsın, gayet de yanyanalar işte .:)
ilgili bölüm için bkz. part III.

Hiç yorum yok: