bir şiir
kilit isim bu
kilit tarih -sayıları boşverelim- sıcak bir haziran akşamı..
uzun süren bir tartışmanın ardından karar verilir
mesajlar yazılır, mail gönderilir, telefonlar edilir ve karar verilir
karar evettir
peki değil, ne seninkilerden ne benimkilerden..
bu katıksız, bildiğin evet
evet istiyorum dahası, evet istiyorum, ihtiyacım var
enteresan bir haftasonu:
[ne kadar umursuyor bilmiyorum. öğrenmek istemiyorum. cevaptan korkuyor olabilir miyim? önce hayır diyebilirdim neden şimdi belki. belki, kim bilir. korkularımı yalnızca n.ş.a.da saklayabilirim, bu normal koşullardan biri değil.]
yılmadan usanmadan (ya da oynuyor kim bilir..bu en iyi yaptığı şeylerden biri ne de olsa..) yanımda durup sımsıkı kapanmış ellerimi açmaya uğraşıyor (belki de bana öyle geliyor. hayalgücüm bir ormanda 10 kaplan, 17 fil ve 81 vaşak gücü eder ne de olsa..)
bir miktar başarılı.
ve bu başarının farkında bile değil. (bişeylerin yerinden oynadığını seziyor ama o kadar. hepsi o) farketmesi de gerekmez; o nasıl bunu kendi merakını gidermek için yapıyorsa, ben de aynı nedenle bunu yapmasına izin veriyorum. sıradan olmadığını biliyor muhtemelen, ne durumun ne onun ne yorumlarının ne de o yorumların bana yaptıklarının, ama ne kadar değer eden bişey olduğunu kestiremiyor. bilmesine imkan yok (hak veriyorum) o beni bilmiyor.
özür diliyor.
garip.
ne için özür diliyor?
insanlar kendi seçimlerinin sonuçlarından sorumludur, bunu bilmiyor mu? unuttu mu yoksa? aklı o zamanlar da karışık galiba, geçici bir hafıza kaybı belki, kim bilir..
yoksa, benim bilinçli maruz kalışımın da mı farkında değil?
merak ediyorum.
neyse, sonra sorarım.
şimdilik yalnızca merak ediyorum.
zaman çok çabuk geçiyor.
burda* değil o zamanlar (ya şimdi?)
bunu önemsiyor muyum o an? bilmem. burda bulunmamış olduğunu şimdi, geriye dönüp bakınca görüyorum. o zamanlar ne düşünüyordum acaba? hatırlarım biraz uğraşsam, ama uğraşmak istemiyorum. o geç-miş.
zaman geçiyor.
o
geliyor. gidiyor. geliyor. gidiyor. durup ona bakıyorum. tamam farkında şimdi, tamam biliyor orda durduğumu. peki ne istiyor? ne istemiyor?
bilmiyorum. merak ediyorum.
dönmeyeceğini sandığım, dahası dönmemesini istediğimi sandığım bi gidişinden sonra yine geliyor.
bu kez gelmekle kalmıyor, bir miktar açmayı başardığı ellerime dokunuyor, açmak için değil bu defa (hala içindekini merak ettiğini sanıyorum). ellerimi isteyerek böyle sıkı sıkı kapatmadığımı bilse keşke. bilemez. şimdi değil. belki hiç bilemeyecek.
nedeni olmaksızın; mutluyum. bir nedene ihtiyacım-ız yok.
özür dilerim diyor
nefes almaktan (bünyeye mütemadiyen alkol zerk etmesini saymıyorum bile) sonra en çok yaptığı eylemi gerçekleştiriyor yine, özür diliyor.
anlamıyorum. bunu (bu: özür dilemek) isteyerek yapmıyor sanırım. bu halini görünce keşke ellerimi bu kadar sıkmamayı başarabilsem diyorum, karşıdaki için çok yorucu olabiliyor-muş, bu istem dışı eylemler..
enteresan bir süreç:
ne oluyor?
olmayan ne peki?
bu kadar kelime fazla değil mi, hem de tam şu anda..
"boğazıma kadar kelimelere battım. boğulmak üzereyim. yüzeye yakın. hala görebiliyorken."
yeniden merak ediyorum. bu kez farklı. neyi merak ettiğimin bir önemi yok, nasılsa öğrenicem. bu kısma kadar bana düşen merak etmek ve öğrenmekti galiba, bu mu. peki!
-di istemiyorum.-yor istiyorum.
oysa, O ise yeterince değil, fazla yaşlı olduğunu söylüyor.
bu durum..
bu durumda ben ne yapabilirim (ki)
bana ne söylemek düşer (ki) bu oyunda, bu oyun.da peki?
merak ediyorum.
not: deja vu..
ben bu anı daha önce yaşadım, seninle yaşadım
dialog:
sen: anlamıyorum
ben: boşver
sen: (o bakış) peki...
ben: (bi başka bakış) tamam..
tamam değil.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
Tecahül-i arif...
Yorum Gönder