"..eski doktora öğrencisi, hafifçe öksürerek benimle aynı fikirde olmadığını açıkladı. yazarlık konusunda belirli kurallar olmadığını söyledi. şairlerin, romancıların yaşamlarına yakından bakınca, sadece büyük bir karmaşa, sonu gelmeyen bir karışıklık görüldüğünü anlattı. çünkü yazmanın bir tür hastalık, ruhun enfeksiyonu ya da nezlesi olarak tanımlanabilecek bir hastalık olduğunu, bu yüzden de herhangi bir anda herkesin başına gelebileceğini söyleyerek sözünü sürdürdü. gencin ve yaşlının, güçlünün ve güçsüzün, sarhoşun ve ayığın, akıllının ve delinin de başına gelebilirdi. edebiyat aleminin devlerine, yarı-devlerine baktığınızda her türlü cinsel, siyasal eğilimde olan, en yüce idealizmden en aşağılık alçaklıklara kadar her türlü insan davranışını gösteren yazarlarla karşılaşılırmış. bunların içinde suçsuçlular ve avukatlar, casuslar ve doktorlar, askerler ve kızkuruları, gezginler ve insan içine çıkamayanlar bulunabilirmiş. madem kimseye yazar olamaz damgası vurulamıyormuş, öyleyse altmışına merdiven dayamış eski bir hayat sigortacısının da onların safına katılmasını ne engelleyebilirmiş? hangi yasa, nathan glass ın da bu hastalığa yakalanmadığını belirleyebilirmiş?.."
p.auster
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder