“
“ ince ince ince
hep daha ince, hep biraz daha..
sonunda bir iz dahi kalmasın senden geriye
olmadan önce “yok”tun NASILSA, yine “yok ol”. ”
“karşında” ağladım, karşında “ağladım”
karşında kendimi, içimi, köşelerime kenarlarıma kıvrımlarıma tepelerime ve çukurlarıma, her noktaya bulaşmış bulunanı ağladım.
gözlerimden fışkırıp, yanağımda süründükten sonra eline düşen bendim.
elinin üzerindeydim
oysa beni saran, sen gibiydin
bu huzur (mu) fazla bu kalbe.
kalkanları kaldırdım. onlar, dışarıdan gelen bir saldırı için tasarlanmadı, anlamıyorsun.
“kötü zamanıma denk geldin?”! yanımdaydın, dahası ; yakınımda. yüzümü denize çevirmekten başka bişey gelmedi elimden, netlik kayboldu. ben alışkınım buna, sen şaşırma yeter, şaşırmıyorsun da. orda durdun ve tek bir kelime dahi etmedin benden tarafa.
etsen değişir miydi her şey?
bitsin bu geçmiş zamanın genişi! (bu kez, lütfen)
evet! geçmiş zamanın genişi, lütfen sus bişey daha deme..
”
by-un eFeNDi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder